Sana her zaman için müteşekkirim. Çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni...Küçüklüğümden beri evde devamlı Kurtuluş Savaşı anılarıyla büyüdüm. Ve o zamandan beri yabancılardan nefret ettim.
Baba, biz Türkiye'nin ikinci Kurtuluş savaşçılarıyız. Elbette ki hapislere atılacağız, kurşunlanacağız da... Tıpkı Birinci Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi... Ama bu topraklan yabancılara bırakmayacağız. Ve bir gün mutlaka yeneceğiz onları...
Düşün baba; Bugün hükümet işini, gücünü bırakmış bizimle uğraşıyor. Çünkü bizden başka gerçek muhalefet kalmamış durumda. Ve hepsi Kemalist çizgiden sapmışlar. Ve tarih önünde hüküm giymiş durumdadırlar. Biz çoktan onları tarihin çöplüğüne atmış durumdayız.
2.mektup asılmadan önce
Baba,
Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum. Fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum, insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler, önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiç bir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın, oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu. Seninle düşüncelerimiz ayrı ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. Sadece senin değil, Türkiye’de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacağına inanıyorum. Cenazem için avukatlma gerekli talimat verdim. Ayrıca savcıya da bildireceğim. Ankara’da 1969’da ölen arkadaşım Taylan Özgür’ün yanına gömülmek istiyorum. Onun için cenazemi İstanbul’a götürmeye kalkma, annemi teselli etmek sana düşüyor, kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum. Kendisine özellikle tembih et. Onun bilim adamı olmasını istiyorum, bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde nalığa hizmettir, son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi, abimi ve kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.
Oğlun Deniz Gezmiş
Yukarıdaki iki mektubun yazarı 60'lı yılların sonunda İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okudu. Öğrenciliği sırasında eylemlerin içinde yeraldı. İkinci mektubu yazdıktan 5 dakika sonra iki arkadaşıyla birlikte asıldı. Yaşasa, O da, çeyrek asır sonra bugün, çocuğuna "Aman oğlum, vergini ver-devletini sev" diye mektup yazar mıydı, bilinmez. Ama yaşatmadılar. Asıldığında 25 yaşındaydı.
"Babasından ileri/doğacak çocuğundan geri" olduğuna inanıyordu.
Asılma günü gelip çatınca, o sevdiğim giysileri giyeceğim.
Postallarımı, parkamı... Beyaz ölüm gömleğini giydirmek isteyecekler, giymeyeceğim. Öyle her zamanki gibi, eyleme gidiş tavrımla gideceğim darağacına. Yok! Tıraş falan da olmayacağım. Önce gidip orada oturacak, bir sigara yakacağım..;
Avukatlarıma döneceğim, bizler için gelecek kuşaklara tanıklık edin diyeceğim.
Bir devrimci ölüme böyle gider işte.
Bayram yerine gider gibi.”
16:35 | Yorum ekle | İleti gönder | Sabit Bağlantı | İzleme notlarını görüntüle (0)17 Temmuz ATATÜRK VE DENİZ
ATATÜRK VE DENİZ ****** ve Deniz
Deniz idam edildiğinde 6 Mayıs 1972’ydi.
O gün tüm Türkiye gözyaşı döktü evlerinde, üzüntülerini gizleyerek.
O günden sonra analar babalar Deniz koydular çocuklarının adını.
Ve sonra Deniz’in resmi asılmaya başlandı ****** resimlerinin yanına...
Evet gerçek bu, bir halkın gerçeği...
Türk halkı ******’ten sonra evine ikinci bir devrimcinin resmini asmaya karar vermiştir ve bu da Deniz olmuştur.
Kimileri TÜRKSOLU’na “Neden ******’ün yanına Deniz’i koyuyorsunuz” diye soruyorlar, biz değil Türk halkı onları yan yana koydu.
Nedeni de çok basit: ******’ten sonra bu ülkede emperyalizme karşı çıkan ilk devrimci o oldu.
Düşünün hele yukarıda sayılan eylemlerini Deniz’in, bir tane sağcı var mı Deniz’in yaptıklarının yüzde birini yapan?
******’ün yanına o nedenle Deniz yakışıyor işte.
Deniz’i koymasak ******’ün yanına ****** oğulsuz kalır, ******’ü koymasak Deniz’in yanına Deniz babasız kalır...